Ozanlarımız

ABDAL MUSA SULTAN
   Horasan'dan Rum'a zuhur eyleyen
     Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi
       Binip cansız duvarları yürüten
         Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?




Anadolu'nun ünlü erenlerinden ve ermişlerinden olan Abdal Musa Sultan, aynı zamanda ünlü bir ozan ve düşünürdür. Aslen Horasan'lı dır. Azerbaycan'ın Hoy kasabasına gelmiş ve bir süre orada yaşamış olduğundan, "Hoylu'' olarak tanınmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin amcası Haydar Ata'nın oğlu, Hasan Gazi'nin oğludur.
PİR SULTAN ABDAL
  Alçakta yüksekte yatan erenler
     Yetişin imdada aldı dert beni
       Başımı alıp hangi yere gideyim
          Gittiğim yerlerde buldu dert beni
    

    Abdal Pir Sultan'ım gönlüm hastadır
        Kimseye diyemem gönlüm yastadır
          Bilmem deli oldu bilmem ustadır
            Şöyle bir sevdaya saldı dert beni
Şiirlerden, halk söylentilerinden çıkarılan bilgilere göre,Pîr Sultan Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde doğmuştur
Pîr Sultan, baglandigi tarikatça yalniz dinsel önder degil, devlet baskani olarak da görülen Iran Sahlari adina, Anadolu halkini Osmanlilar'a karsi kiskirttigi,ayaklanmaya çagirdigi, belki de bir ayaklanmaya öncülük ettigi için, Sivas Valisi Hizir Pasa'nin emriyle tutuklanmis, yolundan dönmeyecegi anlasilinca da asilmistir.
Mezarinin, bir menkibeye göre Erdebil'de, Bektasî gelenegine göre de Merzifon'da oldugu söylenir.


AŞIK MAHZUNİ ŞERİF
    Ne dedimse halka hiç yaramadı
        Ben gittikten sonra ararlar beni
           Boşa cahillerin gözü karardı
                Kuru çene ile yorarlar beni
 

  Mahzuni Şerif'im gayri gam yemem
      Ondan ötesini kimseye demem
         Ufak vücuduma kefen istemem
           Varsa insanlıkla sararlar beni
 Aşık Mahzuni,1939' da Kahramanmaraş Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde doğdu. 1956 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulunu bitirdikten sonra, Kuleli Askeri Lisesin'den ayrılan ozan,1989-1991 yılları
arasında Halk Ozanları Derneği genel başkanlığını yürüttü.Aşık Mahzuni , evli 8 çocuk babasıydı.400'e yakın plak 50 den fazla kaset ve 9 adet yayınlanmış kitabı bulunan, deyişleri pek cok dile çevrilen, Aşık Mahzuni Şerif, Türk Halk Müzigi sanatçılarının söz ve beste kaynağıydı.
 1980 askeri darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümetinin Deniz gezmiş ve arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp ' erim erim eriyesin' türküsünü parlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tuutklanır.
 1973 yılında haklı suça teşvik etmekten tutulanır. Ankara'da sıkıyonetim mahkemesinde yargılanır.
 1962-1988 sürecince defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, hapse atılır , dövülür. dişleri sökülür...
  2001' in başlarında rahatsızlanarak kalp ve solunum yetmezliğinden yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında taburcu edildi. 17 Mayıs 2002 tarihinde , Mahzuni Şerif 60'lı yaşlarında  Almanyanın Köln şehrinde vefat etti



AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU
 Ben giderim adım kalır
   Dostlar beni hatırlasın
      Düğün olur bayram gelir
         Dostlar beni hatırlasın


   Can bedenden ayrılacak
      Tütmez baca, yanmaz ocak
           Selam olsun kucak kucak
              Dostlar beni hatırlasın...

Sivas ili şarkışla ilçesinin Sivrilan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çicek hastalığı sonucunda iki gözünü  kaybetti Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı
Halk şiirimizin bu güçlü ozanı yarim yüzyılı aşkın bir sure yazdıklarıyla, calip söyledikleriyle çevresine ışıklar saçtı. Sanırım simdi de mezarında son uykusunuışıklar içinde uyuyordur. Yalnız çağımızda yasayanlar değil, bizden çok sonrayasayacaklar da "Dostlar Beni Hatırlasın" şiirini unutmayacaklar ve her zamanrahmetle anacaklardır.

KARACOĞLAN
  Vara vara vardım ol kara taşa
     Hasret ettin beni kavim kardaşa
        Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
           Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

     Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
         Acıdır ecel şerbeti içilmez
             Üç derdim var birbirinden seçilmez
                Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Türk halk şairi. Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır. 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır
Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir.
Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne değin, yazılı kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir.



NEŞET ERTAŞ


Bilemedim  kıymatını kadrini  
    Hata benim günah benim suç benim
      Eliminen içtim derdin zehrini
         Hata benim günah benim suç benim

 Sana karşı benim bir sözüm yotur
    Haklısın sevdiğim kararın haktır
      Garibim derdimin dermanı yoktur
         Hata benim gunah benim suç benim
Neşet Ertaş 1943 yılında Kırşehir'in Çiçek Dağına bağlı eski adıyla abdallar yeni adıyla gırtıllar köyünde doğudu.5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya başlayan Neşet Ertaş babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik ediyordu.
 Neşet Ertaş,1950'li yılların sonunda İstanbula gelerek ilk plağı olan neden garip garip ötersin bülbül adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkardı halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerlesir.Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanyaya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da da kalan sanatçı, 200 yılında verdiği konserle sahne hayatına geri döndü.